Introduction:
The incidence of bacteraemia after transplantation is changes between 8.6-26 % depending on the type of the organ. And the bacteraemia is seen as the most important factor for mortality and morbidity. This situation has importance especially for the multi-drug resistant bacteria. In this group, Pseudomonas infections are seen as the most fatal pathogens but donor derived pseudomonas infections are very rare.
It is showed that Pseudomonas infections may cause pseudo aneurysm and disruption in the arterial anastomosis in early post-transplant period. This condition may result with graft loss or patient death.
Case:
Pseudomonas Aeruginosa microbial growth in respiratory tract was detected in A multi-trauma patient in Intensive Care Unit. According to culture-antibiogram results, appropriate antibiotherapy ( cephalosporine-sulbactam + colistine) was introduced. At the day 7 of the treatment, and day 19 of hospitalization, brain death occurred and patient was offered as a deceased organ donor.
Pseudomonas aeruginosa microbial growth was detected in 43 yr old, male, kidney recipient and appropriate treatment was begun. At the post-transplant day 13, due to arterial interruption, graft nephrectomy was performed. One week after discharge, patient had complains of pain and skin lesions in his lower extremity. Vaso-occlusive pathology was not determined. On follow up, septic shock was developed and micro-abscess focuses in lung paranchima was revealed. Decortication and right upper lobectomy was performed. At post-operative day 3, post-transplant day 89, patient died due to respiratory failure and sepsis.
Comment:
Using the required microbiological follow up and treatment facilities, utilization of organs from infected donors is possible, but in this situation, especially multi-drug resistance micro-organisms should be kept in mind. In this pathogens, donor derived pseudomonas infections are important with high mortality rates.
Giriş:
Genel olarak transplant operasyonları sonrasında nakledilen organa bağlı olarak bakteriyemi insidansı % 8,6 - 26 arasında değişmekte ve morbidite ile mortalitenin en önemli sebebi olarak görülmektedir. Bu durum özellikle antibiyotik rezistansı geliştiren bakterilerde daha fazla önem arz etmektedir. Pseudomonas enfeksiyonları, bu grup içinde en ölümcül etken olarak görülmekdir. Ancak donör kaynaklı pseudomonas enfeksiyonu geçişi ise oldukça nadirdir.
Nakil sonrası erken dönemde Pseudomonas.aeruginosa enfeksiyonunun arter anastomozunda pseudoanevrizma ve ayrışmaya neden olabileceği gösterilmiştir. Bu durum genellikle greft veya hasta kaybıyla sonuçlanır.
Olgu: Multitravma nedeniyle yoğun bakım ünitesinde takip edilen hastanın alınan solunum yolları kültüründe Pseudomonas aeruginosa üremesi saptandı. Hastaya kültür antibiogram duyarlılığına uygun olarak sefaperazon-sulbaktam ve colistin tedavisi başlandı. Tedavinin 7.gününde, yatışının 19.gününde beyin ölümü tanısı alarak organ donörü olarak sunuldu.
Alıcı 43 yaşında erkek hasta, Nakil sonrası kan kültüründe Pseudomonas aeruginosa saptandı ve uygun tedavi başlandı. Nakil ameliyatının 13.günde arter anastomozunda ayrışma nedeniyle greft nefrektomi yapıldı. Hasta taburculuğundan bir hafta sonra alt extremitede gelişen döküntülü lezyonlar ve şiddetli ağrı nedeniyle başvurdu. Tetkiklerinde vazooklüziv bir patolojiye rastlanmadı. İzleminde septik şok gelişen hastanın yoğun bakım takibinde sağ hemitoraksta yaygın plörit ve parankimde mikroabse odakları saptandı. Hastaya dekortikasyon ve sağ üst lobektomi uygulandı. Ancak bu ameliyatın 3.gününde, nakil ameliyatından sonra 89.günde solunum yetmezliği ve sepsis tablosuyla hasta kaybedildi.
Yorum: Gerekli mikrobiyolojik takip ve tedavi olanaklarının kullanılmasıyla enfekte donörlerden de organ temin edilebilir, ancak bu durumda özellikle antibiyotik direnci geliştirmiş organizmalara dikkat edilmesi gerekmektedir. Donör kaynaklı Pseudomonas enfeksiyonları, bu grup içinde yüksek mortalite oranları nedeniyle ayrıca önem arz etmektedir